bazen öyle şeyler yaşıyorum ki, sırf o kesite bakıp sanki hayatımın her anı öyle çılgın, fütursuz ve tutarsız geçiyo demek isterdim ki maalesef değil. öyle abarttığıma bakmayın, alt tarafı olaylar şöyle vuku buldu:
dışarıdaydım bugün. dönerken evimin yakınından geçen bi otobüs varken, eve biraz yürümeyi tercih ettiğim için raylı ulaşım sistemini tercih etmiştim. raylıdan indim, yokuşu çıkıyorum. çıktım çıkmasına bi de inmesi kaldı. inerken bi scooter yanaştı durdu yanımda bana bakıyo. tabi ben de kulaklıklar müzik dinliyorum bangır bangır, kulaklıkları çıkarıp hayata adapte olmam bi beş saniyemi alıyo haliyle. bizim site görevlisi (nam-ı diğer kapıcı) atla diyo. yok abi falan diyorum, atla diyo ısrarla. ve o an hayatımın en çılgın kararlarından birini verip atlıyorum arkasına. “napıyosun, nasıl gidiyo?” tarzında beyhude ve formalite laflıyoruz iki çift. beli bile kırılmıyo ya lafın neyse. yokuş aşağı rüzgar yüzüme vura vura inerek evin önüne geliyoruz. teşekkür ediyorum, motordan iniyorum. inerken ayağımı da fazla kaldıramıyorum ki oturulan yere sürtüyo ayakkabım. neyse ki görmedi, ya da bana öyle geldi. görse ne dicek lan zaten.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder